Puşkin'in Bahçesaray çeşmesi şiirinin Kırım Tatar lehçesiyle çevirisinde atlarıyla uçarcasına baskına giden süvariler şöyle anlatılır:
"Han sarayı titislenip, boşap kaldı;
Kırım-Giray kene ketti oni taşlap;
Tümen-tümen askerinen yat illerge,
Yat illerge yolga çıktı sefer başlap.
O kene de kasırgalı soguşlarda
Küskünlenip, kanga suvsap at oynata,
Lakin hannın yureginde başka türlü
Duygularnın alevleri gizli yata."
Bugünün Türkçesiyle Gözyaşı Çeşmesi'ne de şöyle sesleniyor Puşkin:
"Aşk fiskiyesi, ölümsüz çeşme!
Sana armağan olarak iki gül getirdim.
Seviyorum bitimsiz konuşmanı
Ve şiirsel gözyaşlarını senin.
Çiseyen gümüşsü tozların
Serin çiğlerle kaplıyor beni:
Ak, ak durmaksızın sevinçli pınar!
Anlat, anlat bana bildiklerini"
(Çeviri: Ataol Behramoğlu)
(Mart 2014)
Kırım Hanları, büyük Moğol İmparatorluğu'nun Avrupa'da kalan son parçasıydı. Cengiz Han'ın soyundan geliyorlardı ancak başkentleri Bahçesaray'daki saray ve bahçeler gibi onlar da bozulmaya yüz tutmuştu. Yine de sade ama asil bir hayat sürüyorlardı. Servet biriktirmek törelerine aykırıydı. Bir elbise, bir kılıç ve bir at
Bahçesaray Çeşmesi'ni iki defa bale olarak izleme şansına erişmiştim. Sahnede izlemek bu uzun epik şiiri okumaktan çok daha fazla keyif vermişti. Bir bale ile bir şiiri kıyaslamak doğru değil ama atmosfer açısından Azer Yaran'ın çevirisinden kaynaklı olduğunu tahmin ediyorum, (örn. "Sarmış nasıl bir düşünce usunu?" gibi.) bu şiirin yarattığı atmosfer bence zayıf. Rusçam olmadığından orjinal metne göz atamadım, belki de balesi fazla başarılıdır. Bilemiyorum.
Hem balesini izlemiş hem de balenin uyarlandığı bu şiiri okumuş başkalarının da düşüncelerini merak ederim.
10.08.2019
Bakır AtlıAleksandr Puşkin · Cumhuriyet Kitapları · 2000433 okunma
"Bahçesaray Çeşmesi" şiiri bir şehri kurtarmıştı.
Ruslar adına bir asalet örneği sayılmalı yine de. Şiire saygı anlamında bir asalet. Puşkin'in şiirinde ismi geçtiği için Bahçesaray'ın ismini değiştirmemek gibi bir Rus inceliği.
Şairin çocuk denecek bir yaşta yükselen, yurdunu coşturan, Çar'ı ürküten gür sesinin yankıları Rusya'nın sınırlarını çok çabuk aştı. Daha yirmi yaşındayken adı Fransa'da ta ‘Revue Eneye Lopedique'e girdi, eserleri Fransızcaya çevrilmeye başladı.
1826'da Chopin'in kardeşi J. M. Chopin 'Bahçesaray Çeşmesi'ni besteledi. Daha sonraları ünlü Fransız yazarı Prosper Merimee salt Puşkin'i aslından okuyabilmek için, Rusça öğrendi.
«Maça Kızı»’nın çok başarılı bir çevirisini verdi, daha bir çok eserlerinide Fransızca'ya çevirdi.
1899 yılında Emile Zola, Puşkin'in yüzüncü doğum yılının bütün uygarlığın bayramı olduğunu ilan ediyordu. Alexandre Dumas (pere), Andre Gide v.s. gibi yazarlar Puşkin'in Fransızcaya çevirilmesi işiyle (Rusça bilmedikleri halde) doğrudan doğruya uğraştılar.
Ama Fransızların dudaklarında gene de şu soru vardı: «Büyük Rus şairine sınırı aşmaya yardım edecek güçte bir Fransız çıkmayacak mı?»
Aslında şair, Bahçesaray Çeşmesi'nin hüznünde kendi Afrikalı köklerini de bulur. Puşkin'inki daha farklı bir hüzündür. Şairin, çeşmenin ve Bahçesaray'ın hüznü, Kırım hanlarının akınlarındaki uğultulardan süzülen şiirsel bir ahenge dönüşür.
Puşkin'in Bahçesaray çeşmesi şiirinin Kırım Tatar lehçisiyle çevirisinde atlarıyla uçarcasına baskına giden süvariler şöyle anlatır:
"Han sarayı titizlenip, boşap kaldı;
Kırım-Giray kene ketti onu taşlap;
Tümen-tümen askerinen yat illerge,
Yat illerge yolga çıktı sefer başlap.
O kene de kasırgalı sorguşlarda
Küskünlenip, kanga suvsap at oynata,
Lakin hannın yureginde başka türlü
Duyguların alevleri gizli yata."
Bugünün Türkçesiyle Gözyaşı Çeşmesi'ne de şöyle sesleniyor Puşkin:
"Aşk fıskiyesi, ölümsüz çeşme!
Sana armağan olarak iki gül getirdim.
Seviyorum bitimsiz konuşmanı
Ve şiirsel gözyaşlarını senin.
Çiseleyen gümüşsü tozların
Serin çiğlerle kaplıyor beni:
Ak, ak durmaksızın sevinçli pınar!
Anlat, anlat bana bildiklerini"
Puşkin, mektuplarında bahsettiği üzere Kırım'da bulunan Gözyaşı Çeşmesi'ni aşık olduğu bir kadından duymuştur. Bu çeşmenin hikayesi, Kırım Hanlığı'nda, Tatar Hansaray'ında tutsak bulunan Polonya prensesi ve Kırım Hanı'nın acı dolu aşk hikayesini anlatır. Puşkin bu şiiriyle Avrasya'nın en güzel şehri, Tatar topraklarının kadim başkenti Bahçesaray'ın Ruslarca yok edilmesini bir bakıma önlemiş, hem de acı dolu Gözyaşı Çeşmesi'nin hikayesini hakettiği üne kavuşturmuştur.
Giray sarayını yine boşladı;
Yabancı bir sınıra Tatar yığınlarıyla
Yine hırçın akınına başladı.
Yeniden, savaş boralarında
Savruluyor kararmış, kana susamış:
Ama hanın yüreğinde başka duyguların
Gizleniyor sevinçsiz yalımı.